Kayıtlar

Kirazcı Baba

Resim
Bu yıl bahçedeki tüm meyveler… ama özellikle kayısılar çıldırdı! Sadece iki ağaçlar, ama her dalı meyveyle doldu. Dallar eğildi, neredeyse kırılacaklardı. O kadar çoktu ki, ne yapsak bitiremezdik. Kurtlanmasın diye ilaçlatmıştım ama evde bu kadar kayısıyı tutmak ve tüketmek mümkün değil. Topladığım kısmını komşulara verdik, reçel yapacak olanlara yolladık… Yine de ağaçta hâlâ kasa kasa meyve vardı. Dedim ki: “Ben bunları en iyisi dağıtayım.” Bir kasa kayısıyı arabaya yükledim, Bodrum’da arkadaşlarımın evlerine uğrayıp bayram şekeri niyetine kayısı dağıttım. Her durak bir sürpriz oldu. Kapılar açıldığında önce şaşkınlık, sonra kocaman bir gülümseme… O kayısılar sadece meyve değilmiş meğer. Mis gibi yıkandı, tadına bakıldı. Havası değişti herkesin. Bir kere sohbeti tatlandırdı, yeni bir an başlattı. Son uğradığım durakta, sohbet ederken arkadaşım şöyle dedi: “Ne garip… Burada kimse ağaçlarıyla ilgilenmiyor. Zeytinler, meyveler dalında çürüyor. Bir keresinde toplamak istedim, bir site sak...

Bir Fotoğrafın Hikayesi

Resim
Her fotoğrafın ayrı hikayesi var. Israrla karşıma çıktığında o hikayeyi anlatmamı istediğini düşünürüm. Bu harika fotoğraf için de bir iki kelam edeyim o halde. İstanbul-Bodrum Bisiklet Turu / 3 Mayıs 2023 Basitçe o anı dondurmak istemiştim. Telefonumu yerdeki kaskıma dayayıp Tayfun Abi’nin yanına oturdum. Ne gökyüzünün bu kadar güzel olduğuna dikkat etmiştim, ne renklerin bu denli doygun olacağına. Sonradan elbette biraz müdahale ettim. Çünkü tur için kayıt altına aldığım videoların renk alemine uysun istemiştim. Telefonum sesli komuta açık olduğundan “çek” dedim. Çıkırt… Tayfun abi ile biraz nefes almak için durduğumuz bir yerdi, yan yana oturduk. Saat 11:07 imiş. Mayıs’ın 3’ü. Kuşadası-Seferihisar yolunun üzerinde yüklü bisikletlerimiz, ağır ağır tırmandığımız yokuşun inişinde kendi halinde duran yalnız durağa yaslandılar, fotoğrafa bakınca sanki hak ettikleri bir molayı alıyor gibiydiler. Tayfun abi, elindeki salatalığı yavaşça yerken, bir yandan da yolun bir sonraki kısmına dair b...

Küskün Ev

Resim
İstanbul’dan kaçarcasına ayrılırken aklımda yine mi aynı şey olacak endişesi vardı. Gerçi 2021’deki sürpriz sayılmazdı. 3 Ocakta arabaya atladığımız gibi İstanbul’a gitmiş, mutfak yenilenirken 20 gün kadar kalmıştık. Yola çıkmadan önceki gece sağlam bir kar yağmış adeta mahsur kalmıştık. İstanbul’da harcanan süre uzadıkça canım çok sıkılıyor. 2021 Ocak; yola çıkacağımız günün sabahı Yola çıkmadan evvel sosyal medyaya kar haberleri düşmeye başlayınca aynı şeyi yaşayabileceğimizi düşündüm. Kasım sonunda mahsur kalmak tam bir sürpriz olurdu. Pendik, Yalova arası taze yağmış kar manzarası eşlik etti bize. Kaçarcasına ayrılmak derken bunu kastettim. Bugün inceden yerleşen beyaz örtü belki bir gün sonra yolları kapayabilirdi. Telefon uygulamalarında kardan hiç bahsedilmemiş olsa da Gocuman’ın işine karışılmaz. Bir kez daha mahsur kalabilirdik. Balıkesir’e dek yağmur hatta yer yer karla karışık yağmur altında sürdüm arabayı. Balıkesir’den sonra yağmuru ardımızda bırakıp çoğunlukla güneşli bir...

Ege kralı…

Resim
  Bozcaada benim için şehirden ayrılıp ilk yaşamayı düşündüğüm yerdir. Buna sebep sadece bir iki kez tatile gelmekle açıklanamaz. Ne zaman ki bir toprak sahibi olduk o ihtimal kendiliğinden belirdi. Hayal kurmaya başladım. Bağ evleri çizdim. Uzun meslek hayatımda ilk kez 2 haftalık izinlerimi Bozcaada için birleştirdim. Tatilimin 2. günüydü. Bir gün önce olduğu gibi bağa uğrayıp avare avare dolaşıp denize girmek üzere Ayazma koyuna indim. Güneşin her yeri kızıla boyadığı saatlerdi. Kuma serdiğim havlunun üzerinde boş boş bakınıyordum. Belki yanımda kâğıt kalem olsa yeni bir bağ evi çizerdim. Başka bir hayal kurardım. Havlu üzerinde oturmakla kalmıştım. Kendimle böyle cebelleştiğim bir anda adımla seslenildiğini duydum. Cokaaa… Şimdi ismini hatırlayamadığım ama bağın alınmasında belki de bizi cesaretlendirmesinde emeği olan bey yeniden seslendi. Coka… Kırmızı steyşın arabasının önüne çıkmış fark edilmeye çalışıyordu. Güneş onu da kırmızıya boyamıştı. Gel diye işaret etti. Havlumu to...

Baçça

Resim
Üzerlerindeki dalgıç kıyafetlerine rağmen, daha suya girer girmez üşüdüler. Ali o sabah yataktan çıkmayı istememişti belki de. Gün ağarmamıştı ve sıcacık yatağından buz gibi odaya kalkmaya üşenmişti başta. Uyanamazsam diye kurduğu alarmdan önce kalktığından ilk yaptığı onu kapatmak oldu. Ne eşi ne de oğlunun uykusunu bölmek istemedi. Banyo çok daha soğuktu. Nasılsa denize gireceğim diyerek yüzünü yıkamadı. Akşamdan hazırladığı kıyafetlerini orada giydi sadece. Çantasını da akşamdan hazırlayıp kapının önüne bırakmıştı. Verandadaki dolaptan malzemelerini aldı. Orası her daim düzenli olduğundan hiç vakit kaybetmedi. Paleti, şnorkeli, gözlüğünü çantaya atıverdi. Sadece zıpkınını şöyle bir kontrol etti. Lastiğini parmaklarının arasında gezdirdi. Pasını temizlediği şişe göz attı. Tetik bastı. Horoz ötmeye başladığında Nazmi ile buluşmak üzere arabasına binmişti bile. Nazmi anlatmıştı bir keresinde: İnip suya, aşağıda oturmuş. Benim bildiğim zıpkınla avlanan dalgıç, yuvaların olduğu kayalar...

2021'de neler oldu biliyor musun İstanbul?

Resim
Şehrin kakafonisini, rabarbalarını, otomobil ve siren seslerini, inşaat gürültüsünü, küfürsüz konuşamayan çocuklarını tek bir şey susturabilirdi. Birkaç gündür İstanbul’a düşen kar ortalığı sadece pürüzsüz bir örtüye büründürmemişti çünkü. Sessizlik en az karın kendisi denli güzeldi. Ortalıkta çıt çıkmıyorken İstanbul’u duymaya, dinlemeye oturdum pencere önüne. Nefes alışverişimi, karnımdaki gurultuyu ve bir süre sonra kafamın içindeki sesleri duymaya başladım. Koca şehirle baş başa oturmuş sessizliği bir oyuna dönüştürdük galiba. Kahve ısmarladım İstanbul’a. Kahve makinesinin kısa süren uğultusu, çınlamasını bitirir bitirmez yeniden daldık kendimize. Ömrümdeki en güzel hareketsizlikti bu an yaşadığım. Benim için İstanbul son yıllarda sadece bu manzara demek. Kar ile biraz daha güzelleşti. Yazmaya karar verdim. Yaşlı diz üstü bilgisayarımı kahve fincanının yanına çektim. Ocak ayı bitmeden 2022’ye yepyeni bir yazı ile başlayayım dedim. Kaldı ki ay bitiyor geçen yıl ki gibi ih...

Sevgili 1 yaşım

Resim
Sevgili 1 yaşım... Henüz bu dünyada neler yaşayacaksın, başına neler gelecek haberin yok. Şu an için en büyük başarın birkaç saniye ayakta durabilmek. Bezden kurtulmana daha var. Lakin çok seviliyorsun. Kimse yemeği elinle yemene ve her yeri yağ içinde bırakmana kızmıyor. Burada tombik göründüğüne bakma. Bir zaman sonra tüm aile peşinde tabakla koşacak. Dıgıl dıgıl ne anlattığın anlaşılmasa da bunun yemekle alakası olmadığı bilinecek. Meyabaaa 1 yaşım... Doğduğunda gözünü ışıklardan ayırmadığını anlatacak annen. Hiç kaşın yokmuş o yüzden kalemle çizer gülmekten yerlere yatarmış. Annen hep eğlencen olacak sen büyürken. Baban sen dünyaya geldiğinde tüm doğum odasını güllerle donatmış. Bunu da annen anlatacak sana. Geçecek yer kalmamış. Yer Enes Kliniği. İnan nerede ben de bilmiyorum. Mama sandalyeni, önündeki boncukları, renklerini, yuvarlak oyun parkının muşamba zeminini hiç unutmayacaksın. Yani bil ki görsel hafızan kuvvetli olacak. Daha 2 yaşını doldurmadan sana harika bir kardeş gele...