Kayıtlar

2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Pembe rota

Resim
Hayatımın en doğru kararlarından biri Bodrum'a taşınmaktı. Bu cesaret gerektiren karar öyle bir çırpıda alınmamış, on küsur yıla yayılan yatırımlar, vazgeçişler ve hazırlıkların sonucu çıkmıştı. Gemileri yakıp adım atmak bana göre değil, sabrımın meyvesini yemekten daha mutlu oluyorum. Dışardan bakınca kolay gibi görünen bu yer değiştirmenin metaforuydu İstanbul'dan bisikletle gelmek. Tekrarının mümkün olmayacağı, geçen onlarca yılın her bir dilimine denk düşen, inişli çıkışlı bir yolculuktu o. Zaten tekrar etmeyi hiç düşünmedim. Fakat turdan sonra da bisikletten inmek istemedim. Çünkü fena halde hayata benziyordu. Bodrum'a kaçışımın zamanla, sakin yaşamla, denemekle, vazgeçmekle nasıl bir ilgisi varsa bisikletin de yeni yerler olduğu kadar kendini keşfetmekle, çocuklukla, tutkuyla vs bir ilişkisi vardı. Her pedalda geçmişi arka tekere sardığımı, ön tekerle geleceği karşıladığımı okumaya başladım. Üstelik yön vermek benim elimdeydi... Hayat ne kadar cömert olduğunu tuttuğ

2015'te ne olmadı?

Resim
Koca bir yılı ardımda bırakırken sıcacık bir fincan çay eşliğinde geriye bakmak hoşuma gidiyor. Bu güncenin adetidir zaten. Arkada kalan uzun yılı kaleme almadan olmaz. Lakin bu yıl şu oldu bu oldu demektense neler olmadı diye yazmak bana daha mantıklı geliyor. Malum 2 yazı evvel Bodrum'da bir yıl ı değerlendirdiğim bir yazı yazmıştım zaten. Maksat güncenin boynu bükülmesin. Yaşamımıza dair olmayanlar Uzatmalı bir taşınma faslının ardından, yaşamaktan mutlu olduğumuz taş evin bahçesi ne yazık ki tüm yaz boz kaldı. Begonvillerimizi sulayıp, melisanın kokusuyla sarhoş olmayı hayal ederken, muz ağacını sulamaktan büyük haz duyan komşumuzu izleyip, onların yemyeşil bahçesine bakıp iç geçirdik. Ev sahibimizin atması gereken adımları da biz ekonomik sebeplerle üstlenmedik. Bahçenin bize söz verilen standartlarına getirilmesini beklemeyi tercih ettik. Böylece ilk yazımız bahçe içinde ama çiçeksiz böceksiz geçti. Haliyle kendi domates ve salatamızı yetiştirmeyi düşündüğümüz bostan da y

3 gün İstanbul

Resim
İstanbul seyahatlerimin %80'i işle alakalı oluyor. Bu sebeple çoğu kez yapmak isteyip kafamda kurduklarımın yanına bile yaklaşamıyorum. Antalya turu yani bayram sonrası İstanbul'da 1 hafta turist olduğumda dahi hayallerimin epey uzağında kaldım. İşin doğrusu zamanımı verimli kullanma becerisi gösteremedim. Geç kalkmalar, evden saçma saatlerde çıkmalar gün hırsızlığından başka bir şey değil. Buna engel olan koşullar ve kişiler kadar kendime de kızıyorum. Çünkü zaman kaybetmek gibi bir lüksümün olmadığı ikinci hayatımı yaşıyorum. Bence artık İstanbul'da trafik duruyor. Bu sefer Işık Festivali için cuma sabahtan yollandım İstanbul'a. Organizasyonunda imzası bulunan şirketimle bu gururu paylaşmayı kaçıramazdım. Akşam yapılacak basın toplantısının ardından 23 sanatçının Zorlu Center'daki sergilenecek çalışmaları izlenecekti. Öyle de oldu. Sergiden sonra düzenlenen partide çalışma arkadaşlarım ve müşterilerimle bol bol Bodrum, biraz da iş konuştuk. Böylece uzakta o

Bodrum’da 1 yılın ardından

Resim
Bodrum Bulutların arasından kıvrak hareketlerle süzülerek ağır ağır yaklaştı. Kocaman gövdesinden yükselen deniz ve yosun kokusu keskin bir netlikte duyuluyordu. Yaklaştıkça büyüdü büyüdü. Oysa önceleri sadece uzak bir ihtimaldi. Kıpırtısız, yalnız ve sakin... Boz tepelerine kondurulmuş rüzgar güllerinin usul usul dönüşünü huzurla izlerdim. Etrafında dönüp duran rüzgarla, nefes alan bir balinaya dönüştüğünde donup kaldığımı hatırlıyorum. Hayranlıkla hareketlerini, yavaşça kıyıma yanaşmasını izledim. Üzerine çıktığımda beni (şarkı dediği gibi) bu lacivert ülkeye getirdi. Aylardan Ekim'di ve 25. günüydü... Bodrum'da hayatımızın bu fotoğrafla başladığına inanıyorum. İyisiyle kötüsüyle bir yılın ardından yüzümüz gülüyor Bugün, kendimin en güneyinde, sevdiğim kadınla beraber yaşıyorum. İkimiz de geride kalan ilk yıla bakıp Bodrum'da yaşamanın ne demek olduğunu daha iyi biliyoruz. Ne hayal etmiştik ve nasıl yaşar olduk? Bu yazıyla hem Bodrum’da geride kalan 1