Kayıtlar

Aralık, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bodrum'un kışı üzerine düşünmek

Resim
Bir dönem sobayla ısınmış kuşaklar çok iyi hatırlar. Soğuk, kapının eşiğinde nöbet tutardı. O soğuk ki odadan dışarı adım atıldığında, insanın içine içine üflemek, buz gibi bir tokat atmak için beklerdi. Koridor boyunca her adımda güçlenir, güçlendikçe daha da hırpalardı. Hele hele sabahları, özellikle banyo hatırlarsanız, evin en soğuk noktasıydı. Kim bilir kaç senedir doğalgaz kullandığımızdan bu müstesna duyguyu unutmuşum. Şömine ilk kez yakılacağından bacayı test ettim. Her şey çalışıyor. Yalıkavak 2013 İstanbul'dan kaçmakla, güneyde yaşamak arasında koskoca bir fark var. İçinde bulunduğum yılın son 10 gününü bunu düşünerek geçiriyorum, geçireceğim. Çünkü her şeye İstanbul üzerinden, İstanbul'la karşılaştırarak bakmak gibi bir yanlışı sürdürüyorum. Elbette bu reflekse dönüşmüş bir şey ve bundan pıt diye kurtulamaz insan. Şehir bizi öyle köşeye sıkıştırmış ki bu kısa süreli kaçışlarda istem dışı hareket ediyoruz. Ben de zaman zaman yapıyorum, yanlış oluyor. "B

Sandviç ekmeğine çift kaşarlı tost

Resim
"Gel gidip tost yiyelim" dedi. Saat beşi geçiyordu. Karanlıktan hemen önceydi ve ayaz iyice çökmüştü. Pırıl pırıl bir hilal göğe yerleşmiş, Levent'in, etekleri sigara kokan gökdelenlerinin arasında her zamankinden daha parlak duruyordu. Ofisle büfe arasındaki birkaç yüzlük adımı ve rahatsız bar tabureleri üzerinde, tostlarımız gelene kadarki zamanı işten güçten, havadan sudan konuşarak geçirdik. Dertleşmekti diyelim. Tam da tostların yarısına gelmiştik ki asıl konu açıldı. Midyeler su kaynadıkça nasıl açılıyorsa öyle, kendiliğinden. Bir Bodrum bileti! Ne eksik, ne fazla, güncemde ne yazıyorsam o kadar açık, o kadar istediğini bilir bir şekilde anlattım. Hayatımın geri kalanını Bodrum'da yaşamak istediğimi, daha önce ayak üstü de olsa söylemiştim. Detaylı konuşmak üzere sözleşmiştik. Üzerinden bir buçuk ay geçmişti. İşte bu akşamüstü hayallerimin bir heves olmadığını, sınamak istediğimi birkaç yıldır nasıl hazırlandığımı tekrar ettim. Bir sürü insanın bir dolu hi

2013'te neler oldu?

Resim
"Yine el ele oturduk masaya. Büyükçe bir balığı arkadaş ettik 20'liğin yanına. Yeşilden salatamız bol limonlu. Azcık soğandan ne çıkar deyiverdik. İnsanlar geldiler geçtiler yanımızdan, kırmızı kukuletalar takmışlardı. Her yer süslenmiş, müşterilerini bekliyordu. Kızarmış ekmeklerimiz koktu çarşıya. Yudumladık rakımızı, çokça suyu boca ettik boğazımızdan aşağı. Yine bolca muhabbet ettik. Tekrara düşmekten de çekinmeden ve her seferinde güldük. Kimse kimseyi bozmadı. Yine aşık oldum. Çünkü çok güzel baktı bana. Ben 2013'e ilk onun bakışlarında girdim. Sonra her yudumda..." Bu yazıya 2013'ün ilk yazısının, final paragrafıyla başlamak istedim. Hülya ile rakımızı içip balığımızı yedikten sonra yeni yıla, dostumuz Evren'in küçük ev partisinde merhaba demiştik. Yeni yıl aynı zamanda herkes için beyaz bir sayfa açmak anlamına geldiğinden, klişeyi bozmak istemedim. Pek "yapılacaklar listesi" hazırlayan bir adam olmasam da yapacaklarımı listelediğim bir