Kayıtlar

Ocak, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bu da geçer Ya Hu

Resim
2007 kış olabilir, tam hatırlamıyorum. O dönem Zebra’da çalışan arkadaşım Mehmet (Gözetlik), yeni işe başlayan sanat yönetmeninin kutlama mahiyetindeki ev partisine benim de katılmamı istemişti. Tanımadığım birinin evine davetlinin davetlisi olarak gitmeyi tercih etmesem de ısrarı karşısında pes ettim. Böylece o akşam ev sahibi Gökhan'la tanışmış oldum... Gökhan'ın mütevazi evinde dikkatimi ilk çeken şey, salonun duvarına boydan boya yazılmış, Arapça bir yazı oldu. Tabi anlamından önce bu geometrik tipografinin, evin dekorasyonuna bu kadar hakim kılınması beni etkilemişti. Karşısında insanı küçücük hissettiren devasa boyutta bir leke. Maalesef elimde bir fotoğrafı yok. (Daha sonra taşındığım Bebek'te, evin bir duvara boyadık.) Tıpkı Edirne Eski Camii'nin duvarlarını süsleyen devasa tasarlanmış hat yazılar gibi olduğunu söylemem yeterli sanırım. Edirne Eski Camii Duvarda, kökü Bizans’a dayanan "k'afto ta perasi" yani "bu da geçer" ol

Galata'ya veda ederken

Resim
Galata'ya bir iki hafta sonra veda ediyorum. Buraya yerleşmek bir çeşit nefes almaktı benim için. Daha ilk geldiğim gün bu evi ve Galata'yı kendime çok yakın bulmuştum. Aynı zamanda herkese oldukça uzaktı ve basitçe bir parça uzaklaşmak iyi gelecekti. Öyle de oldu. Bu iki sene boyunca yaşadığım yere dair çizdiklerimi paylaşmak istedim... Tuttuğum günün ikinci günü eve uğrayıp hayaller kurmuştum. Eve yeni taşındığım dönemden bir kare İşten gelince duş ve çay çok sakinleştirir... Zaman zaman rakı soframı da kurdum. Kendi kendime kadeh kaldırdım... Püskül, benim aksime Galata'dan çok sıkıldı. Geçen kış bir ara üst komşumdan su akmıştı. Problemi sorunsuz çözmüştük beraber. Bol bol resim yaptım. Hülya ile birlikte evi küçük bir atölyeye çevirdik. Uzun yürüyüşler yaptık ve sonra ayaklarımızı uzatıp filmler filmler seyrettik. Kısaca bu ev bana mutluluk ve aşk getirdi... Vedaların kısa olanı makbül olduğundan olacak, yazmak yerine günlüğümd

Cumalar cumalar

Resim
İlk yudum... Ne öncesi ne sonrası... Benim için rakıdan alınan ilk yudum, dünle yarın arasıdır. Bugün olmaktan çok bir nevi araftır. Koca bir haftanın, üzerime biriktirdiği kiri-pası söker atar. İşi gücü, stresi buharlaştırır. O yudum ki yeninin anahtarıdır, iki boyut arasındaki tül perde de denilebilir. Cuma günlerini iple çekmem ondandır. İlk yudumun özlemi ve içimde uyandırdığı his ikinci yudumda yoktur. Çünkü ikinci yudum rutindir. Yarındır. Tercihim Yeni Rakı Yeni Seri. Biz ona kısaca Yeni Yeni deriz! Bu yazıyı yazmaya, o ilk yudumu aldığım, Asmalı Cavit'te karar verdim. Belki İstanbul'dan göçmekle direkt alakası yok ama güneyde yaşamanın bir dokusu ve tadı olacağına inanıyorum. Sıklıkla sosyal medya üzerinde rakı ile ilgili aklıma geleni yazmayı ve renkli şeyler paylaşmayı seviyorum. Tabi zaman zaman uyarılar aldığım oluyor. "Neden bu kadar içki içiyorsunuz?", "Bu rakı övgüsünün anlamı nedir?" "Yeni Rakı bloğunuza sponsor mu?" (fena

Yılbaşı kutlamaları

Resim
Sabah sabah yeni yılın ilk yazısı... Madem erken kalktım, boş boş dolanacağıma yeni yıla dair bir şeyler yazayım. Zaten yaklaşık bir buçuk saat sonra kendimi trafikte kaybedeceğim. Bu zamanı değerlendirmeli. Birbirinden epey farklı iki yılbaşı geçirdikten sonra bu sene program yapmakta tembellik ettiğimi rahatlıkla söyleyebilirim. Belki Bodrum'a gidilebilirdi fakat yılbaşı yaklaştıkça artan uçak bilet fiyatları boyumuzu aştı. Böyle organizasyonlarda geç kalmamak gerek. Arabayla gitme fikrine ise el birliğiyle üşendik. Kaldı ki uçakta yer bulamamak ve sosyal medya, Bodrum'un haddinden fazla kalabalık olduğunu işaret ediyordu. Bu tip durumlarda popüler yerlere gitmek akıllıca değil. Mesela 2 sene evvel, iki arkadaş popüler olmaktan çok uzakta bir yerde karşılamıştık yeni yılı. Tekirdağ'ın Saray ilçesine bağlı Bahçeköy'e sınır vermiş orman içinde kalan ve Cem’in henüz aldığı evin içine, çadırlarımızı kurup büyük bir ateş yakmıştık. Henüz kalkmamış karın üzerindeydik ve