Kayıtlar

2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hasar Tespiti

Resim
Bodrum’a döndük dönmesine ama döndüğümüzü pek anlayamadık. İki ay boyunca İstanbul’un metrolarında, metrobüslerinde, Mecidiyeköy karmaşasında, hastane koridorlarında, yoğun bakım önlerinde o kadar insan içinde hiçbir şey olmadı, fakat yurdumuza ayak bastığımızın ikinci günü yatak döşek hastaydık. Önce boğaz ağrısı ardından eklem sızısı derken kıpırdayamaz hale geldik. Sağdan sola dönemiyorduk. En kötüsü de aynı anda hastalanmaktı. Ne benim Hülya’ya ne de Hülya’nın bana tatlı tatlı şımarması mümkün oldu. Hazır ilacımı almış oturuyorken yapılacak en güzel şey, dönüşümüzü ve hastalanmadan önceki o günü kaleme almaktı galiba. Yakaköy. Artık evdeyiz. 55 Gün Sonra Yaklaşık iki ay sonra eve dönerken ister istemez neyle karşılaşacağımı kafamda kurdum. Son yağmurda, giriş su aldı mı acaba? Aldıysa yerdeki kilim küflenmiş midir? Evi toz basmış mıdır? Ölü-canlı böceklerle karşılaşır mıyız? Çiçekler kurumuş mudur? Buzdolabı kim bilir ne haldedir? İster istemez bir hasar tespiti yapılması gerekiyor...

Tam da Meyhanede Mahsur Kalmalık Gün

Resim
İstanbul’daki elli dördüncü gün ve son gecem. Ayrılmaya bir önceki gün karar verdik. Annemin kaybı sonrası yapılması gereken resmi işlerin peşinde evraklarımızı toplamışken, son kertede vergi dairesinde randevular doluydu. İstanbul’da bir dakika fazla kalmak istemediğimden, "çok da acelesi yoktur" diyebildik ve artık uçak biletlerimizi aldık. Annemin vefatına uzanan sürecin üzüntüsü bir yana, İstanbul’da kalmak bana pek iyi gelmiyor. İstanbul doğup büyüdüğüm ve harika bir şehir olsa da, artık buraya ait hissetmiyorum. Hele elde olmayan sebeplerden kalış süresi uzarsa afakan basıyor. Bunu sizinle paylaşıyorum; zira bazı arkadaşlarım İstanbul konusunda hassas, hatta kafi ötesi şoven oldukları için hızlı bir savunmayla azarlayabilirler. Yani aramızda kalsın. Hayatımı uğraşlarımın olduğu, gökyüzünü görebildiğim ve tüm sosyal çevremi kurduğum yerden uzakta geçirince İstanbul’da pek yapacak bir şey bulamıyorum. İstanbul'da en mutlu olduğum yer. Bunun üstüne, konuya vakıf arkada...

Annemin Son Yolculuğu

Resim
Son Akşam Yemeği Annemi yitirmeden bir önceki gün, Duru annesi ve üç kuzeniyle kız kıza bir akşam planlamışlardı. Ya da ben öyle sanmıştım. Çünkü Hülya bana "Sen de gelmek ister misin?" diye sorduğunda, onlara rahatsızlık vermek istemediğimi hissettim. Hastaneye de uğramadığım için gün boyu evde yalnız kalma fikri bana iyi gelmişti. Ruhen yorgun hissediyordum. Akşamüstü Hülya bu sefer "Hadi hazırlan!" diye üsteledi. "Çıkalım, beraber bir yemek yiyelim. Sana da iyi gelir. Bütün gün oturdun, kalk biraz hareket et." İtiraz edecek gücüm de yoktu. "Belki biraz dışarı çıkmak fena olmaz," diye düşündüm. Sadece pantolonumu giymek de hazırlanmama yetti zaten. Az eşya sahibi olmanın avantajı işte. "Tavanarası’na gideceğiz!" Annemle beraber çekilmiş bulabildiğim son fotoğraf Tavanarası ve Beyoğlu Tavanarası, Beyoğlu’nda Asmalı Mescit Sokağı’na bakan salaş girişiyle pek dikkat çekmese de bulunduğu sokağın güzel apartmanlarından (Emirhan) birinin, ç...

Onbirinci Yıldönümü

Resim
Ekim ayı, Bodrum’da bir yılı daha geride bırakmak demek bizim için. On bir yıl oldu. Hayat normal aksaydı bu yıl dönümünü İstanbul’da karşılamak ironik sayılabilirdi. Fakat annemin yoğun bakımdaki 42. günü. Solunumu halen kendi başına yapamıyor. Değerleri biraz düzeliyor biraz bozuluyor. Bu koşullarda bir özel gün kutlamak yerine, kaleme almak daha kafa toplayıcı olabilir dedim. Zaten şu an İstanbul’da beni eyleyen iki şey var: Kitap okumak ve bloga yazmak. 26 Ekim 2014, Bodrumlu hayatımızın başladığı an. Prangalar ve Uyanış Yıllar yıllar önce (ki 17 yılı buluyor) İstanbul’u terk etme kararımı verdiğimde, şehir benim için içinde yaşadığım o güzel görüntü olmaktan çıkmış, kaçmak istediğim dayanılmaz bir gürültüye dönüşmüştü. Burada netleştirmem gereken bir şey var: İstanbul dışında yaşamak, hemen hemen her beyaz yakalının hayalini süslemiştir. O hayali de ilk kurmamın üzerinden 23-24 yıl geçmiş. Hatta ilk somut adımı, 2003 yılında Bozcaada’dan aldığımız bir buçuk dönümlük bağı aldığımız...