Bebek

Doğma büyüme oralı olduğumdan olsa gerek “nerelisin?” diye sorduklarında, İstanbul yerine Bebek’liyim demeyi tercih etmişimdir hep. İstanbul ile en güçlü bağım, çocukluğum ve anılarım. Son zamanlarda yapamıyorum ama canım bir şeye sıkılsa, kaçtığım ilk yer hep Bebek olmuştur. Çünkü sahilde yürümek, neredeyse adım başı tanıdık görmek veya parkta oturmak iyi gelir... (iyi gelirdi diyelim.) Lakin bugün oralara arabayla gitmek ve park yeri bulmak için şerbetli olmak gerek. Üstelik park da benim çocukluğumda daha farklıydı. Şimdiki gibi güdük, renkli ve plastik kaydıraklar yoktu.

Lucca'nın yerinde Türk Ticaret Bankası hizmet veriyordu.

Bebek Koyu


Bir semte yeme içme kültürü yerleşiyorsa, o semt tarihinin en köklü değişimine başlamış demektir. Cihangir, Nişantaşı gibi Bebek de kafeleri, restoranları ve büfeleriyle hızla değişti. Galata da benzer bir dönüşümden geçiyor. Bütün torna, aydınlatma vs atölyeleri minik cafe ve restoranlara dönüşüyor.

Bebek Kahve bugünkü gibi değildi. Mesela, Özcan henüz kunduracıydı. Kahvenin başında Abdullah amca vardı. Selo ve Affan servise koşuştururdu. Balıkçı kahvesi versiyonunu hayal meyal hatırlıyorum. Kağıt, okey vs oynanırdı. Sonra caminin yanında böyle olmuyor diye temayı olduğu gibi değiştirmişlerdi. Akabinde popüler oldu zaten. Ortasında ısındığım soba yıllardır yok. Neşeli çay nedir bilen kalmışmıdır acaba?.

Bebek Kahve
Bebek İskelesi (fotoğraf vikipedia)


Park

Doğduğum, Yoğurtçu Zülfü Sokak, Etiler yokuşuna paralel olarak Tevfik Fikret İlkokulu’ndan aşağıya Türk Telekom’a (artık bir küçük alış veriş merkezi oldu denilebilir) kadar uzanır. Sokağın üç girişinden ilki, sırtını ilkokula verdiğinde, karşıda Rum Ortodoks Kilisesi’nin önündeki dar yoldandır. Yol sizi 260 yaşındaki Kavafyan Konağı’nın önüne çıkarır ki burası Yoğurtçu Zülfü’nün köşesidir. Sağdan yukarı devam ederseniz Lazarist Apartmanı ve Fransız Yetimhanesi’ne kadar gidilebilir.


Rum Ortodoks Kilisesi
Kavafyan Konağı / Fotoğraf Perihan Balcı
Kavafyan Konağı (1750)
Yoğurtçu Zülfü Sokak yukarıda Lazarist Apartmanına uzanır.

Mihail, Lazarist'te oturduğu zamanlar biz de apartmanın boğaz manzaralı bahçesinde hep beraber oyunlar oynardık. Markela Teyze'yi her zaman o dik yokuşu inerken; Yorgo Amca'yı ise akşam iş dönüşü yokuşu tırmanırken hatırlıyorum. Lazarist bugün özel mülk olduğundan girilemiyor. Fransız Yetimhane’si ise “residence’’ yapılmak üzere vakıflarca el konulmuş.* Mihail, Markela Teyze, Yorgo Amca ve elimize doğmuş Dimitri uzun süredir Atina'da yaşıyorlar. Bu satırları yazarken onları ne kadar çok özlediğimi fark ettim.

Yoğurtçu Zülfü Sokak

Eski Katolik Yetimhanesi ve Sacre Coeur Fransız Kilisesi'ne çıkan merdivenler

Eski Katolik Yetimhanesi bizi oyun alanımızdı.

Madam Katina'nın evi daha sonra Özel Yıldız Okulu oluverdi.

Balkonlu daire, doğduğum ev.


Kavafyan Konağı’nın önünden aşağı dümdüz devam ederseniz eskiden santral bugün Telekom (Son olarak mini alışveriş merkezi) denen yere dolayısı ile ana caddeye inmiş olursunuz. Yol boyunca solunuzda artık iki şirkete ev sahipliği yapan binalar yükselir. Müstakil ve ahşaptırlar. Çocukluk aşkım ve kuzenlerim yan yana otururlardı. Sağımızda yükselen bina ise eski Katolik Yetimhanesi'dir ki bahçesi bizim oyun alanlarımızdan biriydi. Hemen üstündeki kilisenin de üstünde, Saint Benoit Lisesi’nin, o zamanlar yurt dışından gelen öğrencileri ağırladıkları, bizimse“kamp” dediğimiz yerleşke vardı. Bebek’ten Korter korusuna baktığınızda görülen saat kulesi buradadır. Yine bugün giriş çıkışları kontrol edilen ama artık içerde ne olduğunu bilmediğim bir yer. Lakin çocukken kimse girip çıkmamıza karışmazdı. Korter korusuna da buradan geçerdik zaten. Koru bizim için koca bir ormandı. Bir kaç yıldır otel yapılacak söylentileri duyuyoruz aslı astarı var mı bilmiyorum.

Sacre Coeur Fransız Kilisesi / Bebek

Sacre Coeur Fransız Kilisesi avlusundaki Meryem heykeli / Bebek


Bebek

Bebek eskisi kadar kucak açmıyor artık. Çok değişti. Geçirdiği dönüşümü gerekli görebilirim ama değiştirilme biçimini sevmiyorum. Kafasına vurulup hafızasını kaybetmiş sanki. Yazıya girerken şehirle aramdaki en güçlü bağ olduğunu söylemiştim. Oysa işgal edilmemiş bir anılarım kalmış. 


Yorumlar

  1. bende eski bebekliyim Tevfik Fikrette okudum, ne güzel yazmışsınız...

    YanıtlaSil
  2. yoğurtçu zülfü sokak ta 9 sene oturdum bende tevfik fikret de okudum. resimlere bakınca çok özledim o günleri.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. tabi isim olmayınca hem hitap edemiyorum hem de 9 yıl orada yaşamış biriyle yollarımızın illa ki kesişmiş olabileceğini düşünüyorum. elbette hangi yıllar arasında yaşadığınız da önemli. zira yaşadığım dönemdeki gibi bir komşuluk ilişkisi kalmadı şimdilerde...

      Sil
    2. 99-2008 yıllarında oturduk. o zamanlar fransız yetimhanesi olan gri taş binada oturuyorduk.

      Sil
  3. Didem Manço Yeşildağlı3 Ağustos 2017 23:43

    Selamlar,ben de eski bir bebekli çocuğu torunu ve eski bebeğin o en güzel 70'ler ini 80'ler ini 90'lar ını yaşamış biri olarak iyi ki doya doya yaşamışım o yıllarımı orda diyorum.komşuluğu geçtim,maalesef artık ailemizi ziyarete gittiğimizde bebek'te arabamızı koyacak yer bile yok,bebek'te artık yok olan olmayan okadar çok şey var ki eski bebeği ben de çok özlüyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bir şekilde atlamış, kaçırmışım. bu kadar zaman sonra yorumunuz için teşekkürümü kabul etmeniz dileğiyle...

      Sil
  4. 50 li yıllarda Bebek'te doğmuş biri olarak, yazınızı ilgiyle okudum. Aynı söylediğiniz gibi, bize hatıralarımızdan başka bir şey kalmamış Bebek'te. Oysa eskiden oraya gitmek istemezdim, çünkü geri dönmem gerektiğinde burası benim yuvam, neden dönmek zorundayım ki derdim. Şimdilerde gene gitmiyorum. Hatıralarıma saygısızlık etmek istemiyorum. Sevil Bayer

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ıskaladığım bir başka yorum olmuş yazdıklarınız. çok teşekkür ederim Sevil Hanım... hatıralarımızın bir yerde kesiştiğine eminim.

      Sil
  5. Ne güzel anlatmışsınız gözümde canlandı çocukluğum gençlığim çok özlüyoruz o eski bebek'i

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. isminiz gizli ama bir bebekli'ye rastlamak çok güzel oldu bu sabah. yorumunuz için teşekkür ederim...

      Sil
  6. 1973 ve 1987 yılları arasında Bebek de yaşamış; sahilinde yürümüş, sandalla kürek çekerek Kanlıca da yoğurt yemiş, tüm gün Fenerin etrafında sandalla denizin tadına varmış, yetimhaneden yukarı yürüyerek İpar korusundan boğazın keyfini manzarasını seyre dalıp şükretmiş, bebek de arabamı evimin önüne park edebilmiş, Bebek Belediye Gazinosunun tüm kadrosunu sahilden sandalla dinleyerek şarkılar söylemiş, Özdemir Asaf ın barında arkadaşlarla toplaşmış, yani komşuluğun ,arkadaşlığın keyfini çıkarmış daha nice güzel anılar yaşamış biri olarak,o günlere özlemle selam ve sevgimle...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bu da geçer Ya Hu

Ege kralı…

Bodrum’da 1 yılın ardından