Kirazcı Baba

Bu yıl bahçedeki tüm meyveler… ama özellikle kayısılar çıldırdı!
Sadece iki ağaçlar, ama her dalı meyveyle doldu. Dallar eğildi, neredeyse kırılacaklardı.
O kadar çoktu ki, ne yapsak bitiremezdik.

Kurtlanmasın diye ilaçlatmıştım ama evde bu kadar kayısıyı tutmak ve tüketmek mümkün değil.
Topladığım kısmını komşulara verdik, reçel yapacak olanlara yolladık…
Yine de ağaçta hâlâ kasa kasa meyve vardı.

Dedim ki:
“Ben bunları en iyisi dağıtayım.”
Bir kasa kayısıyı arabaya yükledim, Bodrum’da arkadaşlarımın evlerine uğrayıp bayram şekeri niyetine kayısı dağıttım.

Her durak bir sürpriz oldu.
Kapılar açıldığında önce şaşkınlık, sonra kocaman bir gülümseme…
O kayısılar sadece meyve değilmiş meğer.

Mis gibi yıkandı, tadına bakıldı. Havası değişti herkesin.

Bir kere sohbeti tatlandırdı, yeni bir an başlattı.

Son uğradığım durakta, sohbet ederken arkadaşım şöyle dedi:
“Ne garip… Burada kimse ağaçlarıyla ilgilenmiyor. Zeytinler, meyveler dalında çürüyor.
Bir keresinde toplamak istedim, bir site sakini hemen sinirle engel oldu. Kendimi komşunun eriğine dalan çocuk gibi hissetmiştim!”

O an biri düştü aklıma.
Yıllar önce çocukken tanıdığım biri: Mehmet Akkaş.
Annemin halasının eşiydi. Ama herkes onu “Kirazcı Baba” diye bilirdi.

AI ile Kirazcı Baba tasviri

Kirazcı Baba, sabahları…
Dışı deniz kabuklarıyla süslenmiş, dönüştürülmüş eşyalarla döşeli evinden kendi ördüğü sepetlerle çıkardı.

İlk iş, ispinoz sesleri arasında kiraz bahçesini dolaşırdı.
Ağaçlarına öyle bir bakardı ki, her birinin adı var sanırdınız.
Topladığı iri kirazları sepete dairesel dizerek bir desen oluştururdu.
Kulaklarına 4 kiraz astıktan sonra sepetlerini motoruna attığı gibi dağıtmaya çıkardı.

Sadece meyve değil, bir özen, bir incelik dağıtırdı. Kapısını çaldığı herkes yüzünde kocaman bir gülümsemeyle açardı.

Bazen para da verirlerdi ama çoğunlukla ücretsiz paylaşırdı.

“Ziyan olmasın,” derdi.

Bugün düşündüm de…
Ben de aynısını yapıyorum.
Arabayla meyve dağıtıyorum.
Basit gibi ama o paylaşma hali insana iyi geliyor.
Yaptığın şeye bir anlam yükleniyor.

Kirazcı Baba, bir gün yine kiraz dağıtırken, arabanın teki çarpmıştı ona.
Tüm ispinozlar susmuş.

Ben bunu duyduğumda küçüktüm ama belli ki aklımda kalmış.
Şimdi, yıllar sonra, bahçemden topladığım meyveleri dağıtırken farkında olmadan onu anıyormuşum…

Fazla olanı paylaşmak, bir işe yarar hissettiriyor.
Bu da bazen en büyük mutluluk bu olabiliyor.

Rahat uyu Kirazcı Baba...

Yorumlar

  1. Ne güzel bir bayram yazısı. İyi bayramlar Coka..

    YanıtlaSil
  2. ne güzel keşke komsunuz olsam. Ben kiraz ağaçları arasında büyüdüm.Kirazıyla meşhur bir beldede. Her sene kiraz festivali yapılırdı. Sadece kiraz da değil envai çeşit meyve ağaçları vardı. Ders kitaplarımı alır ağaç dalında ders yapardım. Babam benim için bahçeye bir napolyon kirazı ekmişti. Öyle büyük ve kıpkırmızı kirazlar verirdi ki tadına doyum olmazdı. Ömrü az oluyor kiraz ağacının. Çocukluğuma dair en özlediğim dalından meyveleri koparıp yemek. Şimdi kadıköyde kiraz 700 tl kilosu. Çok yazık

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bu da geçer Ya Hu

Bodrum’da 1 yılın ardından

Bebek