Kayıtlar

Eylül, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tut ki

Resim
Tut ki, oturduğum yerden karşımda duran su bardağını var gücümle hareket ettirmeye çalışıyorum. Buna kaç dakika harcadım bilmiyorum fakat zaman geçtikçe susuzluğum artıyor. Hala bir milim bile oynatabilmiş değilim. Oysa bardağın ısısını, camı, silindirik yapısını, ağırlığını ve içindeki suyu, nerdeyse elimle tutuyor gibi hissediyorum. Sanki kendime çekip kafama dikmem an meselesi. Küçücük bir hareketle susuzluğum geçecek biliyorum ama kıpırdamıyor meret. Bildiğim tüm duaları ettim, durumu evrene ilettim ve bu konuda takip ettiğim yayınların öğrettiklerini harfiyen uyguladım. Emin olun iyi enerji, istemek ve almak üzerine size sayfalarca yazı yazabilirim. Fakat lanet olasıca bardağa hiçbir şey fayda etmiyor. Hala bir kaç adım ötede ve kıpırdamadan duruyor. Biliyorum, zaman geçtikçe umudum azalacak, neden istediğim olmuyor diye ağlayacağım neredeyse. Hatta en yakın arkadaşımı arayıp zırlayacağım da. İstediğini elde edemeyen ne kadar çok insan olduğunu düşüneceğiz. Bir şeyi istemekt

48 Bodrum

Resim
Son zamanlarda, okuduğunuz bu blogun bir gezi sitesine dönüştüğünü kabul etmeliyim. Şimdi, Bodrum'a ne zaman taşınacağıma dair sayısı ve yükü artmış sorulara, sırf bu blog özüne dönsün diye cevap vermeye çalışacağım. Buna rağmen tanıdık, tanımadık pek çok insanın, blog ve sosyal medya takipçilerimin, Bodrum ile ilgili takvimi merak etmesi, yorumlarda bulunması ya da fikir vermesi çok güzel, çünkü bu bana güç veriyor. Aynı zamanda kıvırıp kaçabileceğim herhangi bir alan bırakmıyor. Bu satırı her kim okuyorsa bilmeli ki, beni bir adım daha hedefime yaklaştırıyordur. İstanbul bana böyle hissettiriyor Gitmeyi, hayal ettiği dünyayı kurmayı, -ister bu topraklarda isterse dünyanın öbür ucunda olsun- hayal eden birçok insan var. Gelen sorular, kendimi öncüymüş denli önemli hissettiriyor. Ben gidersem herkesin hayali gerçekleşecekmiş gibi geliyor. Başaramazsam her birinin hayal kırıklılığı olacağım sanki. Yolunu tutup, epeyce ilerlemiş biri olarak, bazen hiçbir şey yapmadan bekl

Sonbahar Almanya'dan geldi

Resim
Birkaç saat sonra, bizi Nürnberg'e getiren uçağa atlayıp gerisin geri İstanbul'a döneceğiz. Bu sene koştur koştur bir orada bir burada geçirilen yazı, Almanya seyahati ile kapatmak işin madalyası oldu galiba. Çünkü buradan kalbimde pek çok anı ve yüzümde tebessümle ayrılıyorum. Sanırım kahvaltıda hamur kızartması (pişi) yemeyeli 20-25 seneyi geçti. Ev keki ve poğaçasını da çok özlemişim. Bir de hatırladım ki "Hadi gece uyumayalım" heyecanı ne kadar mutluluk vericiymiş. Ocakta neredeyse sürekli kaynayan çay, salonda açılan yatak, tuvalet trafiği, haddinden fazla bulunan parklarda yürüyüş yapmak, köprülerden geçmek, Şirin ile (evin harika köpeği) top oynamak, hepsini geç birarada olmak, sohbet etmek, öyle güzel izler bıraktı ki şu an burnumun direği sızlıyor. Burada herkesten ayrılmak zor olacak gibi gözüküyor. Daha dün akşam, "izninizi uzatamaz mısınız?" diye sorulduğunda içim ne yalan söyleyeyim cız etti. Nürnberg belki Hülya'nın kardeş ve akrabaların