Gözünü sevdiğim Midilli

Artık pasaportumuzda nal gibi Yunanistan giriş ve çıkış damgası olduğuna göre haftaya Almanya'ya göğsümüzü gere gere girebiliriz. Sırf bunun için yaklaşık 800 km yaptık. Kah orada kah burada bulunup biraz da kendimizi şaşırdık. İşin kötüsü dinlenmek bir kenara, yorgun argın eve döndük. Kendimi bir başka ülkeye girmek için yasal olmayan her türlü yola başvuran kaçaklar gibi hissediyordum. Bakmayın bir önceki yazının "fasulye tatil" başlıklı olmasına. Tam olarak koştur koştur bir prosedür yerine getirdik aslında. Dolayısı ile Midilli hakkında edinilen izlenimlerden çok, adanın bende bıraktığı parlak izi tarif edebilirim.

Ayvalık-Midilli arası bir buçuk saat sürüyor
Duru'nun fotografını çekerken seyahatin konforunu da göstermek isterim
Midilli karşılaması

Bir kere şunu anlıyorsunuz ki, Ege demek zeytin ağacı demek. O uçsuz bucaksız zeytinliklerin arasında kıvrıla kıvrıla seyrederken, arabaya dolan keskin kekik kokusunu da atlamamak gerek. Yol boyunca sizinle yarışıyor. Midilli limanından Vatera (Βατερά) yaklaşık 1 saat olsa da arada köylerde kaybolmak zamanı epey eğip büküyor. Bazen bir arabanın zor geçeceği 5 farklı cadde, yine bir arabanın manevra yapamayacağı denli dar köy meydanına açılıyor. Yanlış yere saptınız mı geri dönüşü mümkün değil. Biz yola çıktıktan sonra bir kaç kere kaybolduk. Dikkat edilmesi gereken bir şey de önünüzde kıvrılan asfalt bazen birden bitiveriyor, arabanızı toprak, taşlıklı patikalarda sürüyorsunuz. Şikayetçi miydik? Hayır. Lakin Vatera'ya varmamız 2 saati buldu.

Yollar böyle düzgün gözükse de çok viraj ve inişli çıkışlı. Hatta asfalt birden bitebilir bile.
Kayıp olmaktan şikayetçi olmadık. Hülya da resimler çekti
Bir köy meydanı
Yol kenarlarında çokça göreceğiniz minik şapeller. Trafik kazasında ölenler içinmiş.

Aslında araba kiraladığımız yerin sahibini pek anlayamadık sanırım. İngilizce bir konuşmanın arasına Yunanca yer isimleri girince haliyle yollar karışıyor. Net olarak anladığım tek şey, dikkatli kullanın diye uyarırken araya Türkçe 'yavaş yavaş' diye tembihlemesi oldu. Aslında onun asıl tarif ettiği yolu, dönerken test ettik ki çok daha kolaymış ama biz, o "Plomari (Πλωμάρι)" dedikçe oradan gitmeliymişiz gibi anladık. Left right kolay karışabilen bir şey.

Yeşil yolu takip etmemiz gerekirken biz sahile saptık. Olmadı tabi
Vatera'ya giriş

Vatera'nın(Βατερά) 8 kilometrelik uzun kıyı şeridinin sonunda, biraz da gizli saklı otelimiz Villa Pouloudia, güzel görünmekle birlikte bomboştu. İngilizce bilmeyen otel sahibesi bizi 11 numaralı odamıza yerleştirdi. Oda içinde dikkatimizi ilk olarak, paslı buzdolabı ve dökük ocak çekti. Banyoda, pansiyonlarda da bulunan şampuan vs yi geçtim sabun bile yoktu. Dakikalar geçtikçe kötü bir otele geldiğimizi düşünmeye başladık. Bence birileri bu oteli 1970'lerde unutmuş. Ne bir resepsiyonu, ne de bir lobisi vardı. Sanırım odada telefon olmaması, muhatap bulamayacağımız gerçeğiyle açıklanabilir. Duru'yu rahatsız edense odadaki örümcekler oldu. En az 4 farklı tür saydım. Sezonu kapatmış bakımsız otelleri düşünün. Kendimizi bir korku filmi setinde gibi hissettik. Karnımız da çok acıkmıştı.

Villa Pouloudia'nın internet sitesindeki resimler sizi aldatmasın. Üstelik resim kadar boştu.
Tatil siteleri ürün satmak zorunda olduklarından allayıp pulluyorlar oysa gerçek öyle değil.

Otel, kahvaltı ve yemek vermediği için karnımızı doyurmaya Vatera'ya döndük. Biraz Palamutbükü'nü andıran kıyı şeridi üzerinde çeşitli restoran ve kafeler var. Birine girdik ki (Zoypoσ) burası önünden geçtiğimiz yerler içinde, yerlilerin tercih ettiği bir yer gibi görünüyordu. Zaten diğer mekanlar neredeyse boştu. Hafif yiyecekler atıştırdık. Yemekten sonra da deniz kıyısına indik. Bizdeki gibi şezlong, şemsiye parası almıyorlar. Otoparklar ücretsiz. Yani elinde koçan, sizden ısrarla para isteyen adamlar görmüyorsunuz. Serin serin yüzmekse çok iyi geldi. Arka planda hafiften Yunan müzikleri, neşeli insanlar. Uzo içip sohbete koyulmuş dostlar. Hal böyle olunca akşam yemeğine de buraya gelmeye karar verdik. Bir karşılaştırma yapılabilmesi için yazıyorum: Izgara ahtapot, patlıcan salatası, peynir, salata, balık yanında 20’lik Uzo ve Duru için köfte, patates ve içeceği için toplam €36 ödedik.

Zoypoσ 8 Km'lik sahilin mütevazi ama tercih edilen restoranı.
Yüzdükten sonra soğuk bir Mythos içerken şişenin resmini de çizdim.
mythos

Ege’nin bu tarafında her şeyin güven üzerine kurulduğunu, şu kısacık süre içinde çokça gördüğümü söyleyebilirim. İngilizce bilmeyen otel sahibesi bile tarzanca üst katların çok sıcak olduğu için bizi aşağıdaki odaya aldıklarını anlatmaya çalışması gibi. Yani insanları gerçekten samimiler. İzlediğimiz güzergahta hiç bir yerin tesislerle işgal edilmediğini, manzaranın en güzel izlendiği tepelerin, otellerle doldurulmadığını gördük. Kuzeyi nasıl bilemem, orayı gezmek bir başka sefere kaldı.

Salı günü dönüş için akşam feribotu var sanıyordum. Böylece otelden çıktıktan sonra adanın merkezini gezebilecektik. Fakat o gün sabah seferi varmış. Maalesef bu dikkatsizliğimiz yüzünden, erkenden kalkıp soluğu Midilli’de (Μυτιλήνη - Mytilíni), limanda aldık. Ayvalık'a erken döndük.

Notlar:
Ayvalık–Midilli arası sefer yapan iki firma var: Turyol ve Jale Tur. Adaya bir buçuk saatte varılıyor. Midilli’ye gitmeden birkaç blog okumanızı tavsiye ederim. Tatil sitelerinden daha samimiler. Ve eminim bu yazıdan daha faydalı olacaktır. Feribot gün ve saatlerine de iyi bakın. Bizim gibi iki ayağınız bir pabuca girmemiş olur. İnternet üzerinden otel seçmemeye çalışın.

Yorumlar

  1. Ben o tarihlerde Dikili'deydim.. Midilli'nin ışıklarını çok seyrettik gece :) Merak ediyorum ve en kısa zamanda gitmeyi diliyorum ^.^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben de bizim ziyaretimizi ziyaretten saymıyorum. :) ama bir dahaki sefere tadını çıkara çıkara gezeceğimizden eminim. size de güzel keşifler!

      Sil
  2. Sizin yazinizi okuyunca bir Cumhuriyet Bayrami zamani yaptigimiz geziyi hatirladim:) bir gun umarim kismet olur ve kuzeyine de gidersiniz, Molivos'u gorur, bir ahtapot kalamar da orda yersiniz. Ben gideli 3-4 yil oldu ama fiyatlar ayni kalmis…
    Bir de kucuk bir oneri Sakiz Adasi(Xios)'a gidin. Blogda daha yazamadim ama gorecek cok sey var

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bu da geçer Ya Hu

Ege kralı…

Bodrum’da 1 yılın ardından