Kayıtlar

Haziran, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir kitabın getirdikleri

Resim
Arka arkaya Bodrum'la ilgili 3 kitap okuduktan sonra Aydın Boysan'ın, Şerefe isimli kitabını henüz bitirdim. Adına bakıp sadece "rakı" üzerine yazılmış olduğu sanılmasın. Daha çok "rakı sofrasından sohbet notları" diye tarif etmek mümkün. Kısa kısa bölümlerin bir araya gelmesiyle oluşan kitap, çokça akıl ve mizahtan bahsediyor. Boysan'ın yurtdışı gezilerinden anekdotlar, fıkralar ve gülmecelerle iyice renklendirilmiş. İtiraf etmeliyim ki, okuduğum bazı anlarda canım derhal bir sofraya oturmak istedi. Anlayacağınız kitap o derece hoş sohbet. Karşılıklı iki tek atabilirsiniz bile. Beni düşündüren, sevdiğim ve altını çizdiğim bir kaç şeyi buraya not etmek isterim: "Aptal kişide akıl yoktur. Delide ise akıl, mutlaka vardır. Aklı olmayan deliremez ki..." syf.22 Yıllar önce televizyonda izlediğim  La la la Human Steps dans kumpanyasının Amelia isimli filmi bende iz bırakan seyirliklerdendir. İzleyecek herkesin de farklı ilişkiler kuracağına, f

Gökçeada'da yeni bir kapı

Resim
Spontane hareket etmeyi seviyorum. Sürpriz davetler, karşılaşmalar ya da ani kararlar buna pek de güzel hizmet ediyor. Bu anlamda Galata'daki hayatımı özlediğimi söyleyebilirim. Her zamanki yürüyüş güzergahım dün, bir kokteyl daveti sebebiyle değişti. Levent-Balmumcu arası (Büyükdere Caddesi'ni kullanınca) 4 km. Bu yolu daha önce yürümediğimden kitap okumak epey zor oldu. Bir kere kalabalık ve üst üste bir trafik var. O kadar mühendis yetiştiren memleketimin kaldırımları engebeli ve insan hareketi hiç düşünülmemiş. Bu şehrin ana problemlerinden biri doğru düzgün yürüyecek yeri olmaması. Şu an ki yol arkadaşım Aydın Boysan Tanıtım kokteyli vesilesiyle uzun zamandır görmediğim insanlarla karşılaşmak, sohbet etmek çok iyi geldi. Zaman içinde gelen değişiklikler, hayatın getirdikleri, alınan kararlar vs. konuştuğum herkese taze hikayeler vermişti. Bunu yüzlerinden okumak da mümkündü. Ayrıca şarap, bu güzel akşam üstüne leziz bir tat kattı. Oradan ayrıldığımda saat 9&#

Ortanca

Resim
Kapı pencerenin açık olmasını fırsat bilen rüzgar, perdelerle oynamaya karar verdiğinde evdeki temizlik henüz bitmişti. Rüzgarın hareketlendirdiği her şeyin yükselttiği temizlik kokusu, bir madalyon denli asılı kaldı havada. Kısa bir duşun ardından hazır nemli kalmışken, esintinin kıyısına kuruldum usulca. Kuşlar cıvıl cıvıl, ışık taze. Bir de şu Lucca'nın geriden gelen uğultulu aspiratör sesi olmasa. Bebek ortancalarım Kısalı uzunlu, sadece toprağa saplanmış dalların çoğu pembe çiçeklere bürünmüş. İncecik gövdesinden patlamış bir ortancaya bakakaldım. Pespembe... Meğerse gözüm dalmış. 6 ay gözü dalar mı bir insanın? Benimki dalmış işte. Bebek'te zamanı yavaşlattım diye sevinirken farkına bile varmamışım. Geçivermiş zaman. Öyle ya sadece taşındığımla bitmedi. Kısılacak ne varsa kıstım ki biraz bir şeyler biriksin. Azaldım çoğalmak için. Çarşıya uymayan tek hesap, ağzımdaki 15 yıllık kaplamaların koyuvermesiydi lakin sağlık her şeyden evvel geliyor. Yoksa kapıdan çıkar ç

İstanbul'un karne günü

Resim
Tire'deki nikahın ardından, sabah döndüğümüz İstanbul'da kapkara bir gökyüzü karşıladı bizi. Hiç şaşırmadım. Her geri dönüşte illaki grilere bürünür bu şehir. Durduğum yerden bakınca ege ile arasında sert bir kontrast var demek pek abartı olmaz. Dolayısıyla bir gün uzaklaşmanın bile iyi geldiğini söyleyebilirim. Derin bir nefes aldım. Takvim okulların kapanacağı güne denk gelmemiş olsa bir kaç gün Bodrum'a kaçmayı bile düşünmüştüm. Tire'de yağmur bulutları yerini berrak bir havaya bırakmıştı. Duru, karne almasıyla birlikte günün geri kalanını kendine ait ilan edince ne yapabiliriz diye düşündük. Oysa Duru çoktan programını yapmıştı bile. Bizi bir dertten kurtardığı için mutlu oldum, çünkü çığlıkların yankılandığı okul koridorunda değil konuşmak, düşünmek bile imkansızdı. İlkokul öğretmenlerine buradan yüksek sabırlar diliyorum. Konumuza dönecek olursak, Duru'nun planına göre arkadaşı Zehra'nın annesi aranıp izin alınacak ve sinemaya gidilecekti. İzleyecekl

Tire küçük bir yer

Resim
Taksim Gezi Parkı gündemine biraz ara verip İzmir'e uçtuk sabahın köründe. Sebep? Çok sevdiğim arkadaşlarım Handan ve Mehmet'in Tire'deki düğünlerine katılmak için. Akşam Tire'de kalınıp sabah erkenden İstanbul'a geri dönülecek. Neden? Çünkü Duru'nun da karne günü... Bu gel-git yaratan gündemde belki biraz kafam dağılır diye düşünmüştüm. Fiziksel olmasa da psikolojik olarak kendimi yorgun hissediyordum. Her gün meydana çıkmamış olsak da gündemi sosyal medyadan takip etmek bile insanı epey yoruyor. Burada bir parantez açmalıyım ki, Hülya'nın her gün meydana çıkmayı, kısa sürelerle de olsa orada bulunarak Gezi'nin havasını solumak istediğini biliyorum. Bu eylem, evde uykuya yenik düşmenin bile oradakileri yalnız bırakmak demek olduğuna inandıracak kadar güçlüydü. Kapa parantez. Handan ve Mehmet'in bu mutlu günlerinde onları yalnız bırakmadık / 13062013 7:30 İzmir uçağına yetişmek için vaktimiz vardı. Hep de olmuştur. Neden? Bu yola çıkma, bir

Okur-yürür

Resim
Malumunuz Galata'dan Bebek'e taşındığımdan beri araba kullanmıyorum. Sokakta çürümeye terkedilmiş gibi öylece duruyor. Unutmadan gidip arada kontak açmalı ki aküsü filan boşalmasın. Bebek'e taşınalı 5 ay oldu; dolayısıyla benim düldülün çalışıp çalışmayacağından artık pek emin değilim. 2004 yılından beri kullandığım araba artık sokakta yatıyor Bu beş ayda net olarak 1000 TL otopark, 1500 TL benzin parasından tasarruf ettim. Gün içinde, nadir de olsa kısa süreli duraklamalar, köprü ve otoyol geçişleri gibi kalemleri de küsurat hanesine yazıyorum. Geçen sene kesilmiş iki cezayı da masrafa yazalım. Allahtan kaza filan gibi şeyler olmadı. Yaşlı olduğu için çıkardığı yüklü masrafları onun hatırına muaf tutayım. Sadece geçenlerde biri, arabasını kaydırmak suretiyle park halindeki arabamın kapısına imzasını atmış. Ne diyeyim araban varsa derdin var. Neyse, yukarıda saydıklarım işin maddi tarafı. Geçen sene dudak uçuklatan masraflar çıkarmıştı. Yola çıkmadan önce t